Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Kahramankazan Ulu Cami’de cuma namazı sonrası gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, sorularını yanıtladı.Meclis’te kurulacak komisyona ilişkin bir soruya yanıt veren Özel, “Tarihin akışını değiştirecek bir Komisyon değil. Partiler güçleri nispetinde temsil ediliyor. Hiçbir yanlışın içinde olmayacağız” dedi. “Herkesin derdini anlatacağı bir komisyon olması gerektiğini kaydeden Özel, “Devralacağımız iktidarda milletin parasını terörle müdadeleye değil asgari ücretliye, emekliye, halka harcamak istiyoruz” diye konuştu.Özel, komisyonda Anayasa tartışmaları olmayacağına ve olası tartışmaların içerisinde yer almayacaklarını da yineledi.
Yaklaşık 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerine değinen Özel, işçilerin grev kararının Cumhurbaşkanı Kararı’yla ertelenmesine ilişkin bir soruya da işçiye verilen sözlerin tutulması gerektiğini vurgulayarak yanıt verdi.”İşçiye zam verilmiyorsa sebebi Erdoğan’dır” diyen Özel, “Muhatap Erdoğan’dır, zammı vermeyen de odur emekliyi süründüren de odur” diye konuştu. Sendikaların grev kararının değerli olduğunu kaydeden Özel, TÜRK-İŞ grev sözünün arkasındaysa biz de sonuna kadar arkalarındayız” ifadelerini kullandı.
Özel, deprem konutlarında bazı müteahhitlerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı binasında dolandırıldığı iddialarının sorulması üzerine, şunları söyledi:
“Haberi gördüm. Tabii derinlemesine araştırılması lazım. Murat Kurum’un bir an önce bir şeyler söylemesi lazım. Savcılığın harekete geçmesi lazım. Öyle bir noktadayız ki bir, ‘650 bin deprem konutu yapacağız, bunu bir yıl içinde yapacağız’ deyip oy almış bir iktidar var. 2,5 yıl geçti. Daha yüzde 40’ı bile bitmedi deprem konutlarının. Utanmadan ‘Konut yaptık’ diye övünüyorlar. Şimdi de öyle bir şey çıktı ki deprem konutu inşa edecek müteahhitler için AKP selektif, AKP seçici bir zar koymuşlar oraya. O çetenin eliyle iş alınabiliyor. Ya da müteahhitler bu manaya gelecek taahhüt ve vaatlerle dolandırılıyorlar. Bu ayıplı bir durumdur. Ama biliyorsunuz bu ülkede yolsuzluk yapmayanlar, hırsızlık yapmayanlar sırf seçim kazandıkları için arkası boş iftiralarla aylarca içeride tutuluyorlar. Bir ispat yok. İddianameyi yazamamışlar. Ama öbür taraftan deprem konutu üzerinden yolsuzluk yapanlar, müteahhit dolandıran çeteler var. Bakanlıkta oluşmuşlar, bakanlıkta buluşmuşlar, bakanlığı sarmışlar, Murat Kurum yine ‘Bir yılda bitireceğiz’ dediği konutları, 2,5 yılda yüzde 40’ını bitirdiği halde, sanki devlet sözünü tutmuş gibi konuşa dursun. Ağzını açsın da bu konuda konuşsun.”Özel’in açıklamaları şöyle:“Burada söylemem gereken şu var. Bundan dört-beş yıl önce Kahramankazan’a Grup Başkanvekili olarak geldiğimizde burayı doğru bir adayla kazanacağımızı söylemiştim. O zaman ben bunu söylediğimde bunun zor olduğunu söylediler, yazdılar. Hatta gülümseyenler oldu. Ama bugün Kahramankazan’da son girdiğimiz yerel seçimde iki oydan bir tanesini almış bir belediye başkanımız ve sokakta yürürken yoldaki insanın… Sizler de defalarca kaydettiniz. Ya da dükkandaki esnafın, bütün muhtarların, cami cemaatinin herkesin rızasını almış, herkesin teşekkür ettiği ve anketlerde de memnuniyet anketinde de çok yüksek oranları yakalamış bir belediye başkanımız var. Bundan dolayı büyük memnuniyet duyuyoruz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi’nin temiz, ilkeli, çalışkan belediyeciliğini Türkiye nüfusunun yüzde 65’ine taşıdık. Bir yılın sonundaki memnuniyet anketleri öyle bir noktaya geldi ki maalesef iktidarda üzerine düşeni yapmayanların, geleceğin iktidarına, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarına karşı giriştiği bir operasyonla karşı karşıyayız. Hedefte olan görünürde Cumhuriyet Halk Partisi belediye başkanlarıdır. Ama esas olarak milletin yerel seçim iradesi ve daha da gerçeği, gelecekte ülkeyi yönetecek olan iktidar partisine ve Cumhurbaşkanı’na darbe yapmaktalar. Bugün İstanbul’da değiliz, Kahramankazan’dayız ama çok sayıda vatandaşımızla, hepinizin mikrofonlarının önünde yapılanlara duyduğu tepkiyi ve bize gösterdiği dayanışmayı ifade ettiler. Bundan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ahlaki üstünlük Cumhuriyet Halk Partisi’ndedir, psikolojik üstünlük Cumhuriyet Halk Partisi’ndedir. Çoğunluk enerjisi arkamızdadır. Bugün de Aksaray gibi geçmişte Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim dönemi mitinglerinde dahi mütevazı meydanlar tercih ettiği bir şehrin en büyük meydanında bir miting yapmaya gidiyoruz. Buradan ayrılacağız. Genel Merkezimizdeki komisyonla görevlendirdiğimiz arkadaşlarımızla yapacağımız bir toplantının ardından Aksaray’a devam edeceğiz. Hepinize teşekkür ediyorum. Sağ olun gösterdiğiniz ilgi için. Kahramankazanlılara da ev sahiplikleri için. Hem buradaki örgütümüze, milletvekilimize, il başkanımıza ve bütün Kahramankazan’a teşekkür ediyoruz.
Meclis komisyonu aslında Meclis’in yetkilerini devralan, yasa yapacak olan, verdiği kararlarla tarihin akışını değiştirecek olan bir komisyon değil. Bu komisyon Cumhuriyet Halk Partisi’nin yıllardır söylediği, kapalı kapılar ardında milleti şüpheye uyandırarak, ‘Gizli pazarlıklar mı var?’ diyerek iş yapmak yerine, ‘Gelin Meclis’e tüm partilerden üye isteyin. Meseleyi anlatın, çözülecekse burada çözülsün, konuşulacaksa burası konuşulsun’ dediğimiz, şehit aileleri ve gazilerimizin mutlaka dahil edilmesi, sivil toplumun katkısının alınması, terörden ve yaşanan geçmişteki tüm süreçlerde zarar görmüş kim varsa derdini anlatabileceği, çare arayabileceği ve yasa yapma yoluyla hep birlikte çalışabileceğimiz bir uzlaşı zemini arıyoruz. Burada ilk önce nitelikli çoğunluk noktasındaki beklentimize net bir cevap gelmemişti. Sayın Meclis Başkanı İsviçre’den arayıp da bunu söyledikten sonra biz de üyelerimizi verdik. Zaman zaman tartışılıyor işte İYİ Parti kendi takdirleri olmak üzere üç üye vermedi, hesabı 47’den yapıyorlar. Hesabın üye tam sayısı üzerinden yapılacağı, 50 üzerinden yapılacağı kesin. Meclis Başkanı’nın dışında, onun daveti ile oluşmuş bir komisyondur ve oy hakkı yoktur Meclis Başkanı’nın. O başkanlık edecektir. Ancak partiler güçleri nispetinde temsil ediliyorlar. Her şeyin tam mutabakat olmasını isteriz. Olmasa da nitelikli çoğunluk aranacak. Doğruya ‘doğru’ diyeceğimiz, yanlışa ‘yanlış’ diyeceğimiz, hiçbir yanlışın içinde olmayacağımız. Birtakım endişeler yaratılıyor, anayasa tartışmaları gibi. Asla anayasa tartışmasının içinde olmayacağız. Cumhuriyet’in temel değerleri ile çelişkili abuk subuk açıklamalar yapıldı, işte gerek Barrack gitti saçma sapan bir açıklama yaptı. Amerikan Büyükelçisi. Diğer yandan kampta Erdoğan’ın sadece Türkler, Kürtler ve Araplar’a 11 kere vurgu yapan konuşması olmadık bir rahatsızlık yarattı. Biz Türk’ün de Kürt’ün de Laz’ın da Çerkes’in de kendim Balkan göçmeni bir ailenin torunuyum. Göçmenlerimizin de, misakı milli sınırları içinde anayasaya bağlı vatandaşlık tanımı, Atatürk milliyetçiliği tanımına bağlı şekilde biz burada bu Cumhuriyetin sarsılmaz değerlerinin kurucusuyuz, bekçisiyiz. Komisyonda da bırakın öyle Cumhuriyetin kolonlarını kestirmek, ‘Cumhuriyetin kolonunun üzerine küçücük bir çivi çakacağım’ diyene müsaade etmeyiz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu ülkenin barışını savunuyoruz. Kürtlerle, Türkler 100 yıl önce olduğu gibi kol kola girerse Kürt’ün de Türk’ün de çocuğunun karnı doyacak, iş bulacak. Hep birlikte bu ülkeyi Laz’ıyla Çerkes’iyle Boşnak’ıyla Arnavutluk’tan geleniyle hep beraber Avrupa Birliği’ne sokacağız. Bu ülke zenginleşecek, işsizlik bitecek, yoksulluk bitecek, yasaklar bitecek. Gençler için yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa gelecek. Bunun için uğraşıyoruz. İktidarı yürürken de devralacağımız iktidarda milletin parasını terörle mücadeleye değil, kalkınmaya harcamak, emekliye, asgari ücretliye harcamak istiyoruz. Ha burada başka ittifak arayışları içinde olan Erdoğan bunu söyledi bir kere. Cevabını aldı. Yine de başka ittifak arayışları içindeyse o onun arayışıdır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye İttifakı’nın, Türkiye’nin bütün demokratlarının, sandığa sahip çıkan herkesin, darbenin karşısındaki herkesin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve şanlı bayrağa sadık herkesin ittifakıyız, böyle de olmaya devam edeceğiz. Komisyona çalışmalarında başarılar diliyorum.
Takip ettiğim kadarıyla Sayın Işıkhan kağıda başka yazmış, sonra gitmiş darbeye para bulan, ‘Biz rezervleri bugünler için biriktirdik’ diyen Mehmet Şimşek’ten söz verdiği parayı alamamış, sözünden dönmüş. Sözünden dönenle döndüğü masada oturmak yerine ya da onun sözünü yerde bırakan Maliye Bakanı’nın peşinden koşmak yerine ki bunların tamamı atanmıştır. Esas muhatap bir kişidir. Bugün zam verilmiyorsa Erdoğan’dır. Sayın Atalay Erdoğan’la görüşmemiş, Erdoğan’ın yardımcısı ile görüşmüş. Erdoğan’dır muhatap, zammı vermeyen de odur, emekliyi 14 bin lira gibi bir maaşla altı aydır süründüren de odur, şimdi hak ettiği asgari ücret düzeyine çıkarmayıp 16 bin lira veren de odur. Asgari ücreti açlık sınırı altında tutan da odur. TÜRK-İŞ’in buna karşı alınan grev kararlarının milli güvenlik gerekçesiyle yasaklanması, tam bir diktatörlük davranışıdır. Emeğin hakkını savunacak olanın grev hakkıdır. Neyi bahane gösterip de böyle yapıyorlar, saçma sapan bir karardır. Ayrıca, TÜRK-İŞ’in ‘500 yerde eylem yapacağız, grev yapacağız’ demesi değerlidir. Sözlerinin arkasındalarsa, sonuna kadar arkalarındayız. Biz hak arayanın arkasındayız. Bu milletin hakkını yiyenin karşısındayız. O açıdan sendikaların kararı ve tutumu doğrudur. Ayrıca bu topraklarda laf ağızdan bir kere çıkar. Sen işçiye vereceğin parayı söz vermişsin, sonra oradan dönemezsin kardeşim. Dönülmemesi için büyük bir mücadelenin verilmesi lazım.”