Eski Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Başkanı olan Nasuh Mahruki, sosyal medya aracılığıyla kullandığı ifadeler nedeniyle ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçuyla yargılandığı davada nihai karara ulaşıldı. İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, tutuksuz sanık Nasuh Mahruki ile avukatı hazır bulunarak duruşmaya katıldı.
Duruşmada savunmasını yapan Mahruki, kendisine yöneltilen suçlamaları kesin bir dille reddetti. Mahruki, mahkemeye sunduğu belgelerin yeterince incelenmediğini savundu. “Söylediklerimi sadece ben değil, Türkiye’de herkes söylüyor. Ben bu ifadeleri kullandım diye suçlu mu oluyorum?” şeklinde bir eleştiride bulunan Mahruki, üzerinde atılı olan ‘yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçunu kabul etmediğini belirtti. Ayrıca, kendisinin yalnızca düşüncelerini ifade ettiğini, bilgi paylaşımında bulunmadığını vurgulayarak beraatini talep etti.
Mahruki’nin avukatı da müvekkilinin suçlamalarının asılsız olduğunu öne sürerek, Mahruki’nin beraatini istedi. Mahkeme sürecinde yapılan savunmaların ardından Mahruki’nin son sözleri alınmak üzere sözü kendisine verildi. Mahruki, “Üç defadır mahkemeye geliyorum, mahkeme benim yanıltıcı bilgiyi paylaşmayacağımı biliyordur. Beraat edeceğime inanıyorum çünkü suç işlemedim” diyerek kendisini temize çıkartacak bir sonuç beklediğini ifade etti.
Daha sonra duruşmada savunmaların alınmasının ardından mahkeme heyeti, Nasuh Mahruki hakkında, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçundan 11 ay 20 gün hapis cezası verilmesine karar verdi. Ancak mahkeme, bu cezanın infaz edilmeden, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmetti. Bu karar, Mahruki’nin cezasının belirli bir süreyle erteleneceği anlamına geliyor. Böylece Mahruki, şartların yerine getirilmesi şartıyla cezadan muaf kalma imkanı elde etmiş oldu.
Sonuç olarak, Nasuh Mahruki’nin sosyal medya paylaşımlarının ifade özgürlüğü ile yanıltıcı bilgi yayma arasında nasıl bir çizgide olduğunu belirlemek, bu davanın temel taşını oluşturdu. Mahkemede yapılan savunmalar, Türkiye’deki bilgi paylaşımının hukuki sınırları konusundaki tartışmaları daha da derinleştirmeye aday bir durum ortaya çıkardı. Mahruki’nin durumu, benzer yargı süreçlerinin ve sosyal medya üzerindeki ifade özgürlüğünün ne denli kritik bir mesele olduğunun altını çizerken, bu tür davaların toplumdaki yankıları da merakla takip edilecektir.