İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından başlatılan kapsamlı bir soruşturma çerçevesinde, devlete karşı faaliyet gösteren DHKP/C silahlı terör örgütünün ihtiyaçlarını karşılamak ve mali destek sağlamak amacıyla bir ‘İhtiyaç Komitesi’ (İKOM) oluşturulduğu tespit edilmiştir. Bu süreçte, DHKP/C örgütüne, 2014 ile 2016 yılları arasında çeşitli yollarla finansal kaynak sağlandığı belirlenmiştir. Ayrıca, başka bir şirket aracılığıyla örgütün fonlandığı ve bunun yanı sıra 2014 ile 2015 yılları arasında dört farklı ilçe belediyesi tarafından örgüte para aktarıldığına yönelik iddialar da soruşturmanın önemli bir parçasını oluşturmuştur.
Söz konusu soruşturma kapsamında, 34 şüpheli gözaltına alınmış ve emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından bu şüpheliler, Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilmiştir. Adalet Sarayı’nda gerçekleşen savcılık işlemlerinin ardından, aralarında eski Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve o dönemde Ataşehir Belediyesi Başkanı’nın özel kalemi olarak görev yapan, şu anda ise Manisa Şehzadeler Belediye Başkan Yardımcısı olan Melih Morsümbül’ün de yer aldığı toplam 26 şüpheli, tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne çıkarılmıştır. Diğer yandan, 8 şüpheli ise adli kontrol talebiyle hakimliğe yönlendirilmiştir.
Bu süreç, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, terörle mücadele konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi. DHKP/C gibi silahlı terör örgütlerine destek sağlayan kişilerin ve kurumların tespit edilmesi, hukuksal süreçlerin işlerlik kazanması ve toplumsal güvenliğin sağlanması açısından son derece önemlidir. Türkiye’de terörle mücadele için yürütülen operasyonlar, devletin güvenlik politikaları çerçevesinde sürekli bir değişim içinde ve bu tür operasyonlar sıkça görülmektedir.
Soruşturma doğrultusunda gözaltına alınan kişilerin ifadeleri ve delil yöntemleri, kuşkusuz davanın seyrini etkileyecek önemli unsurlar arasında yer almaktadır. Söz konusu operasyonlar, mali yapıları sorgulamakta ve aynı zamanda terörizmin finansmanının engellenmesi için atılan adımları da içermektedir. Bu bağlamda, özellikle belediyelerin bu tür terör yapılanmalarıyla bağlantılarının araştırılması büyük bir öneme sahip olmaktadır.
Türkiye, ulusal güvenlik ve kamu düzeninin sağlanması için terörizmle mücadele stratejilerini her geçen gün daha da geliştirmekte ve bu süreçte hukukun üstünlüğüne bağlı kalarak gerekli adımları atmaktadır. Gözaltına alınan ve mahkemeye çıkarılan şüphelilerin durumu, kamuoyunda yakın takip edilen konular arasında yer almaktadır. Terör örgütlerine karşı gerçekleştirilen bu tür operasyonların, toplumun her kesiminde terörizme karşı mücadele bilincinin artırması açısından da etkili olması beklenmektedir.