“`html
TBMM Grup Başkanvekili ve DEM Parti milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in cenaze töreninin ardından, Özgür Özel’e yönelik yapılan yumruklu saldırı hakkında konuşan Başkan Tugay, bu durumu sert bir şekilde kınadı. Başkan, “Özgür Özel’e yapılan alçakça saldırıyı en sert biçimde kınıyorum. Bu saldırı yalnızca partimizin saygıdeğer Genel Başkanına değil, partimizin değerlerine, demokrasimize ve toplumsal barışımıza yöneliktir” dedi. Şiddeti meşrulaştıran söylemlerle oluşturulan ortamın derhal sona ermesi gerektiğini vurgulayan Tugay, siyasetin şiddet değil, ifade özgürlüğü ve çoksesliliğin alanı olması gerektiğinin altını çizdi.
Başkan Tugay, Özel’e geçmiş olsun dileklerini ilettikten sonra, faillerin hukuk önünde gereken cezayı alması için her zaman destek olacaklarını kamuoyuna duyurdu. Bu açıklama, hem hükümetin hem de toplumsal muhalefetin şiddet yerine diyalog ve uzlaşmayı benimsemesi gerektiği yönünde önemli bir mesaj taşıyor.
Baş sağlığı ziyareti kapsamında Başkan Tugay, Özgür Özel ile birlikte dün yaşamını yitiren Türk Halk Müziği sanatçısı Yavuz Top’un ailesini ziyaret etmeyi de ihmal etmedi. Yavuz Top, Türk halk müziğinin usta isimlerinden biri olarak biliniyordu. 75 yaşındaki sanatçı, geçtiğimiz hafta beynine pıhtı atması sonucunda Siyami Ersek Hastanesi’nde yoğun bakıma alınmış ve yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Sanatçı, 3 Mayıs 2025 tarihinde Kartal Cemevi’nde düzenlenen törenin ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
Yavuz Top, yalnızca bir sanatçı olarak değil, aynı zamanda türkülerin akademik düzeyde çalışılması ve gelecek nesillere aktarılması için yürüttüğü çalışmalarla da tanınıyordu. Bu bağlamda, sanatçının katkıları Türk halk müziği camiasında önemli bir yere sahipti. Top’un kaybı, yalnızca ailesini değil, tüm müzikseverleri derinden etkiledi ve Türk halk müziği için büyük bir kayıp olduğu ifade edildi.
Tugay’ın bu olaylar üzerindeki duruşu, hem demokrasi ve insan haklarına olan duyarlılığı hem de toplumsal değerleri koruma isteği açısından dikkat çekicidir. Bu bağlamda, toplumda şiddetin yerini barışçıl bir iletişim kültürünün alması gerektiği vurgusu yapılmaktadır. Başka bir deyişle, siyasi iktidar ve muhalefet arasındaki ayrımların, şiddet içeren eylemlerle değil, yapıcı bir diyalogla aşılması gerekmektedir.
“`