Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 2 Ekim 2023 tarihinde Açık Radyo’nun yayın lisansını iptal etti. Bu kararla birlikte, Açık Radyo’nun karasal yayını, resmi olarak bugünden itibaren durduruldu. Açık Radyo’nun resmi sosyal medya hesaplarından yapılan bir açıklamada, “Açık Radyo kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine açık kalacaktır” ifadesi kullanıldı. Bu sözlerin, radyonun misyonuna ve inançlarına olan bağlılığını gösterdiği düşünülüyor.
Açık Radyo, 1999 yılından bu yana dinleyicilerine çeşitli içerikler sunarak, bağımsız ve alternatif bir medya kanalı olma özelliğini taşımaktaydı. Hem müzik hem de toplumsal meseleler üzerine yaptığı yayınlar, birçok dinleyici kitlesinin dikkatini çekmiş ve toplumsal bir tartışma platformu oluşturmuştu. Ancak RTÜK’ün bu kararı, radyonun faaliyetlerini sürdürebilmesi açısından önemli bir engel teşkil etti.
Bu gelişmenin ardından Açık Radyo, dinleyicilerine ve takipçilerine bir çağrıda bulundu. Bugün saat 17.30’da, Tophane’de bulunan radyonun binası önünde basın açıklaması yapılacağı bilgisi verildi. Açık Radyo, destekçilerini ve dinleyicilerini bu etkinliğe davet ederek, yaşanan durumu kamuoyuyla paylaşmayı hedefliyor. Radyonun bu durumu, yalnızca kendi dinleyici kitlesini değil, aynı zamanda genel medya ortamını da etkileyecek bir olay olarak görülüyor.
RTÜK’ün bu kararı, Türkiye’deki medya özgürlüğü ve bağımsız yayıncılık konularında yeni tartışmalara yol açabilir. Açık Radyo’nun kapatılması, alternatif medya organlarını, hukuki süreçleri ve ANCA gibi diğer platformları da derinden etkileyebilir. Bu tarz durumlar, medyanın demokratik işleyişinde ne denli önemli olduğunun altını çizen bir örnek olarak değerlendiriliyor. Dinleyiciler ve medya takipçileri, bu durumu protesto etmek veya vurgulamak amacıyla çeşitli sosyal medya platformlarında seslerini duyurmakta ve bilgilendirme çalışmalarını sürdürmektedir.
Halkın sesini duyurmak, özgür düşünceyi desteklemek ve çeşitli toplumsal konularda farkındalık yaratmak amacıyla çaba gösteren Açık Radyo, medya ortamında sağladığı çeşitlilik ve demokratik seslerin duyulması açısından önemli bir rol oynamaktaydı. Ancak bu gibi baskıcı durumlar, yalnızca bir radyo istasyonunu değil, genel olarak medya ekosisteminin çeşitliliğini ve ifade özgürlüğünü tehdit ettiğinden, karşı çıkışlar da artış göstermektedir.
Sonuç olarak, Açık Radyo’nun baskı altında kalması ve yayın lisansının iptal edilmesi, Türkiye’deki medya özgürlüğüne dair kritik bir odak noktası haline geldi. Bu gelişmeler, bağımsız radyo yayıncılığı ve ifade özgürlüğü konularında geniş bir tartışma ortamı yaratabilir. Açık Radyo’nun felsefesi ve misyonu doğrultusunda, sesini yükseltme ve hak arama yoluna gideceği açık. Sanatçılar, dinleyiciler ve sosyal hareketler, bu durumu kınama ve destekleme amacıyla bir araya gelerek dayanışma gösterebilirler.