19 Aralık 2025 Cuma
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı İzmir Bölge Müdürlüğü, önemli bir toplantıya ev sahipliği yaparak, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Ombudsmanlık ve Dezenformasyonla Mücadele Topluluğunun kurulması ve yürütülecek faaliyetlere dair önemli adımlar attı. Bu toplantıda, dijital çağın en büyük sorunlarından biri olan dezenformasyon ile mücadele için gençlerin bilinçlendirilmesi hedefleniyor.
Toplantıya Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı İzmir Bölge Müdürü Cengiz Kutlu Yüksel’in yanı sıra, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden birçok topluluk üyesi öğrenci katıldı. Genel olarak, gençlerin sosyal medya ve diğer iletişim platformlarındaki içeriklere eleştirel bir gözle bakması sağlanmak isteniyor. Bu bağlamda, dezenformasyonun yaygın olduğu günümüzde, gençlerin bu konudaki farkındalık düzeylerinin artması son derece önemli bir hedef olarak belirlendi.
Toplantıda ele alınan konular arasında, gençlerde dezenformasyonla mücadele bilincinin artırılması, medya okuryazarlığının güçlendirilmesi ve doğru bilgiye erişim konuları öne çıkıyor. Aynı zamanda, etik iletişim anlayışının yaygınlaştırılması ve ombudsmanlık kavramının gençler arasında tanıtılması da toplantının temel gündemini oluşturdu. Bu bağlamda, toplantıda yapılan değerlendirmeler, gençlerin bilgiye daha doğru ve etkili bir şekilde ulaşmalarını sağlamak için çeşitli stratejilerin geliştirilmesine yönelikti.
Bunun yanı sıra, eğitim programları, paneller ve atölye çalışmaları gibi farkındalık odaklı etkinliklerin hayata geçirilmesi konusunda da görüş birliğine varıldı. Bu etkinliklerin, genç bireylerin bilgiye ulaşma yöntemlerini çeşitlendirecek ve medya okuryazarlıklarını artıracak şekilde tasarlanması planlanıyor. Toplantının en temel amacı, bireylerin sağlıklı ve doğru bilgilere ulaşma imkanlarını artırmak ve bu konuda genç neslin aktif birer savunucusu olmalarını sağlamak olarak belirlendi.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın İzmir Bölge Müdürlüğü ve Dokuz Eylül Üniversitesi iş birliği ile gerçekleştirilen bu toplantı, gençlerin bilgi edinme alışkanlıklarını ve medya okuryazarlığı becerilerini geliştirme konusunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Özellikle hızla değişen bilgi ortamında, gençlerin dezenformasyon ile başa çıkma kapasitelerinin artırılması, toplumsal sağlığı koruma ve demokratik bilincin güçlenmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Menemen, 1930 yılında Cumhuriyet karşıtları tarafından katledilen devrim şehitleri Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’yi anmak amacıyla her yıl olduğu gibi bu yıl da 23 Aralık’ta etkinlikler düzenleyecek.
Anma töreni dahilinde İzmir Büyükşehir Belediyesi, 19. kez geleneksel yol koşusunu organize ediyor. Bu yıl yapılacak olan koşu, Menemen Karaağaç Yolu’nda saat 10.00’da başlayıp Menemen Cumhuriyet Meydanı’nda sona erecek. Katılımcıların 19. Şehit Asteğmen Kubilay Koşusu için kayıt işlemlerini 20 Aralık saat 16.00’ya kadar https://www.maratonizmir.org/ adresinden tamamlamaları gerekiyor.
Yarış çeşitli kategorilerde gerçekleştirilecek. Genç erkek ve genç kadın kategorisi 2006-2007 doğumlular için, büyük erkek ve büyük kadın kategorisi ise 2005 ve üzeri doğumlular için düzenlenecek. Yarış sonucunda kategorilerinde ilk üçe giren yarışmacılar kupa, ilk ona giren sporculara ise para ödülü verilecek.
Yarışmacılara ait kitler, 22 Aralık günü saat 11.00 ile 20.30 arasında Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı içindeki Buz Sporları Salonu’nda teslim edilecek. Katılımcılar, burada kendilerine verilmiş olan kitleri alarak yarışa hazırlık yapacaklar. Bu kitler, koşucuların yarış günü ihtiyaç duyacağı malzemeleri içerecek ve katılımcılara hem motivasyon hem de destek sağlayacak.
Menemen’de düzenlenecek bu anma ve koşu etkinliği, sadece 1930 yılındaki olayları hatırlamakla kalmayacak; aynı zamanda sporun birleştirici gücünü de ön plana çıkaracak. Herkesin katılabileceği bu anlamlı etkinlik, hem tarihi bir bilinci pekiştirecek hem de genç sporcuların kendilerini gösterme imkanı bulacağı bir platform sunacak.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da katılımın yüksek olması bekleniyor. Menemen halkı, yerli ve yabancı sporcular, sosyal medya aracılığıyla bu etkinliğe olan ilgiyi artıracak ve daha fazla kişinin bu önemli etkinliğe dikkatini çekmesini sağlayacak. Bu türden etkinliklerin, hem sporu teşvik etme hem de tarihsel olaylara dikkat çekme açısından büyük önem taşıdığı bir kez daha vurgulanıyor.
Kısacası, 23 Aralık’taki anma ve koşu etkinliği, Menemen’de tarih, spor ve birlikteliği bir araya getiren özel bir gün olarak kaydedilecek. Geçmişle yüzleşip özgürlük mücadelesini anma çabası içerisinde, aynı zamanda insan sağlığını geliştirecek bu tür aktivitelerin sürdürülmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalı.
Uzun süredir yoğun bakımda tedavi edilen ünlü şarkıcı Fatih Ürek ile ilgili yeni gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Menajeri Mert Siliv, Ürek’in sağlık durumu hakkında bazı açıklamalarda bulundu. Yaklaşık iki aydır yoğun bakımda yatan şarkıcının “bitkisel hayata girdiği” şeklindeki iddiaları tamamen yalanladı. Gazeteci Özlem Gürses, Ürek’in durumu hakkında “bir çeşit bitkisel hayat” dediği ve zaman zaman kısa süreli gözlerini açıp kapattığını belirtti. Ancak, uzun süre yatak pozisyonunda kalmış olmasının vücudunda bazı yaralar oluşturduğunu ve bu durumun da genel sağlık durumunu kötüleştirdiğini öne sürdü.
Menajeri Mert Siliv, yaptığı açıklamada Fatih Ürek’in sağlık durumuna ilişkin olarak oldukça umut verici bilgiler aldıklarını ifade etti. Siliv, “Vücutta gelişen yatak yarasının tedavisine devam edilen Fatih Ürek için doktorları ümitli bir şekilde geri dönmesini ve uyanmasını bekledikleri bilgisini aldık. Asla bitkisel hayata geçtiği bilgisi doğru değil” ifadelerini kullandı. Siliv’in bu sözleri, Ürek’in durumunu takip eden hayranları için bir umut ışığı oldu.
Ürek, geçtiğimiz aylarda evinde yapmış olduğu kahvaltı sırasında aniden rahatsızlanmıştı. Yapılan kontrollerde şarkıcının kalp krizi geçirdiği tespit edilmişti. Kalbi bir süre durduktan sonra, 20 dakika süren bir müdahaleyle yeniden hayata döndürüldü. Hastaneye kaldırılan sanatçının kalp fonksiyonlarının stabil hale geldiği, ancak beyninin oksijensiz kaldığı süreyle ilgili doktorlar arasında bazı endişeler olduğu dile getirildi. Menajer Mert Siliv, şarkıcının hayati fonksiyonlarını tek başına sürdürebilecek seviyeye henüz ulaşamadığını belirtmişti.
Siliv, sağlık durumunun ciddi olduğunu ancak tedavi sürecinin titizlikle sürdürüldüğünü ve doktorların tüm imkanları seferber ettiğini de ekledi. Ürek’in durumu ile ilgili olarak umutlu davranmaya devam ettiklerini belirtti ve sevenlerinin dualarını beklediklerini ifade etti.
Fatih Ürek’in sağlık durumu, hem hayranları hem de medya tarafından yakından takip edilmektedir. Menajerinin yaptığı açıklamalara göre şarkıcının durumu kesin bir şekilde kötüye gitmiyor, aksine tedavi sürecinin umut verici gelişmelerle devam ettiği bildiriliyor. Hayranları, Ürek’in tedavi sürecine dair gelişmeleri umutla beklerken, tedavi sürecinin ne zaman sonuçlanacağı ve Fatih Ürek’in sağlık durumunun ne olacağı belirsizliğini koruyor. Özellikle yoğun bakımda kaldığı süre boyunca yaşadığı zorluklar, hayranları arasında büyük bir endişe yaratıyor. Fatih Ürek’in bir an önce sağlığına kavuşması için dualar ve iyi dilekler gönderilmeye devam ediyor.
Edinilen bilgilere göre, Yılbaşı günü düzenlenecek kutlama etkinliklerinde halkın yoğun olarak bulunduğu alanlar, etnik gruplar ve kamu kurumlarına yönelik DEAŞ silahlı terör örgütünün eylemsel girişimlerde bulunabileceğine dair önemli istihbaratlar elde edilmiştir. Bu bilgilerin üzerine, Afyonkarahisar İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler derhal harekete geçmiştir. Yerel güvenlik güçleri, vatandaşların güvenliğini sağlamak ve olası terör tehditlerine karşı önlem almak amacıyla kapsamlı bir operasyon düzenlemiştir. Bu noktada, bölgedeki güvenlik önlemleri artırılmış, devriye gezme sıklığı ve kontrol noktaları artırılmıştır.
DEAŞ silahlı terör örgütüyle ilgili geçmişte yapılan araştırmalar ve operasyonlar, örgütün Türkiye’deki yapısı ve faaliyetleri hakkında önemli bilgiler sunmuştur. Özellikle, Türkiye’nin Irak’ın Haseke bölgesinde gerçekleştirilen operasyonda ele geçirilen dokümanların incelenmesi, çok sayıda şahsın örgüt içindeki üst düzey yönetici pozisyonlarında bulunduğunu ortaya koymuştur. Bu belgelerde isimleri belirtilen şahıslara yönelik olarak hazırlanan operasyon, güvenlik kuvvetlerinin etkin çalışmalar gerçekleştirdiğini göstermektedir.
Yapılan bu operasyonda, yabancı uyruklu 9 şüpheli şahıs gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınan şahıslar arasında örgütün Türkiye’deki faaliyetlerini yönlendiren ve bu tür eylemler gerçekleştirmek üzere planlar yapan kişilerin bulunduğu anlaşılmıştır. Emniyet güçleri, gözaltında tutulan şahısların ifadelerini alarak, daha geniş bir araştırma yapmayı sürdürmüştür. Operasyonda gözaltına alınan şahıslar, sorgulama sürecinde daha fazla bilgi vermek üzere Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüştür.
Adliye’ye sevk edilen şahıslardan 7’si tutuklanarak cezaevine gönderilirken, biri hakkında adli kontrol kararı verilmiştir. Objektif bir değerlendirme ışığında, elde edilen tüm bulgular ortaya konulmuş ve yürütülen işlemlerle ilgili gerekli yasal süreçler başlatılmıştır. Ayrıca, yurt dışından gelen ve örgütün faaliyetlerine katıldığı belirlenen bir şahıs ise sınır dışı edilmiştir. Bu durum, güvenlik güçlerinin sadece iç güvenliği sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda uluslararası işbirlikleri ile de terörizmi önlemek adına aktif olduğu bir durumu gözler önüne sermektedir.
Afyonkarahisar’da gerçekleştirilen bu operasyon, aslında terör örgütlerinin ülke içindeki hareketliliğine karşı sadece yerel düzeyde değil, ulusal düzeyde de harfiyen dikkat edildiğinin bir göstergesi olmuştur. Bu bağlamda, güvenlik birimleri ve istihbarat teşkilatları tarafından alınan önlemler, terör tehditlerinin bertaraf edilmesine yönelik olarak sürekli güncellenmekte ve geliştirilmekte, böylece halkın güvenliğinin sağlanması hedeflenmektedir.
Sonuç olarak, Yılbaşı gibi kalabalık ve sosyal etkinliklerin yoğun olduğu dönemlerde, güvenlik güçlerinin aldığı tedbirler son derece büyük önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra, toplumun farklı kesimlerinden gelen destek ve işbirliği ile, terörizme karşı daha etkili bir mücadele yürütülebileceği gerçeği de unutulmamalıdır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ait Sosyal Koruma İstatistikleri’ni duyurdu. Yapılan açıklamalara göre, sosyal koruma harcamaları 2024 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde 84,1 oranında artarak toplamda 4 trilyon 964 milyar 532 milyon TL’ye ulaştı. Bu harcamaların büyük bir kısmı, yüzde 98,2’lik bir oranla, yaklaşık 4 trilyon 875 milyar 751 milyon TL ile sosyal koruma yardımları şeklinde kaydedildi. Sosyal koruma yardımları içinde en yüksek harcama ise 2 trilyon 276 milyar 594 milyon TL ile emekli ve yaşlılara yapılan yardımlar oldu. Bu kalemi, 1 trilyon 528 milyar 756 milyon TL ile hastalık ve sağlık bakımı harcamaları takip etti.
GSYH’NİN YÜZDE 11,1’İNİ SOSYAL KORUMA HARCAMALARI OLUŞTURDU
2024 yılı itibarıyla sosyal koruma harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) içindeki payı yüzde 11,1 olarak belirlendi. Sosyal koruma yardımlarının GSYH içindeki payı ise yüzde 10,9 olarak kaydedildi. Risk veya ihtiyaç grupları bazında değerlendirildiğinde, emekli ve yaşlılara yapılan harcamaların yüzde 5,1 ile en büyük paya sahip olduğu görüldü. Bunu, hastalık ve sağlık bakımı harcamaları ile yüzde 3,4 oranında, dul ve yetim yardımları takip etti ki bunların payı ise yalnızca yüzde 1,1 olarak kaydedildi.
SOSYAL KORUMA YARDIMLARININ YÜZDE 11,3’Ü ŞARTLI OLARAK VERİLDİ
Şartlı yardımlar arasında en büyük payı yüzde 51,2 ile aile ve çocuk yardımları oluşturdu. Ardından, engelli ve malul yardımları yüzde 19,3 ve hastalık ile sağlık bakımı yardımları ise yüzde 12,3 oranında yer aldı. Bu durum, sosyal koruma yardımlarının kapsamının ne denli geniş olduğunu ve ihtiyaç sahiplerine ulaşma amacı doğrultusunda çeşitlendirildiğini ortaya koymaktadır.
SOSYAL KORUMA YARDIMLARININ YÜZDE 62,5’İ NAKDİ OLARAK VERİLDİ
Nakdi sosyal yardımlar arasında en yüksek paya sahip olan kategori, yüzde 74,2 ile emekli ve yaşlılara yapılan yardımlardır. Bu grubu, yüzde 16,1 ile dul ve yetim yardımları ve yüzde 4,1 ile aile ve çocuk yardımları izlemektedir. Özellikle emekli ve yaşlılara yönelik nakdi yardımlar, birçok aile için önemli bir destek kaynağı olmaya devam etmektedir.
SOSYAL KORUMA GELİRLERİNİN YÜZDE 41,8’İNİ DEVLET KATKILARI OLUŞTURDU
Sosyal koruma gelirleri incelendiğinde, bunların yüzde 41,8’inin devlet katkılarından oluştuğu belirlendi. Ayrıca, işverenlerin sosyal katkıları yüzde 29,4, koruma kapsamında yer alan bireylerin sosyal katkıları ise yüzde 21,6 oranında bir paya sahiptir. Sosyal koruma kapsamında maaş alan kişi sayısı ise 2024 yılı itibarıyla 17 milyon 477 bin kişiye ulaşmıştır.
Türkiye’de sosyal koruma kapsamında özellikle emekli, yaşlı, dul, yetim ve engelli/malul maaşı alan kişi sayısı, 2023 yılında 16 milyon 893 bin civarındayken, bu sayı 2024 yılı itibarıyla yüzde 3,5’lik bir artışla 17 milyon 477 bin kişiye çıkmıştır. Bunun yanı sıra, sosyal koruma kapsamında maaş yardımı alan kişi sayısı da 2023 yılında 17 milyon 719 bin iken, 2024 yılında 18 milyon 344 bin kişiye yükselmiştir.