09 Aralık 2025 Salı
İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında, motor arızası nedeniyle sürüklenmekte olan bir lastik bottaki 10’u çocuk toplam 37 düzensiz göçmen kurtarıldı. Yaşanan bu olay, deniz göçmenleri için bir tehlike arz eden durumlardan birinin daha ortaya çıkmasını gözler önüne serdi.
Sahil Güvenlik Komutanlığı, olayla ilgili detayları kendi internet sitesi üzerinden paylaştı. Açıklamaya göre, düzensiz göçmenlerin bulunduğu lastik botun motorunda bir arıza meydana gelmesi üzerine, bot yardım talebinde bulundu. Bu bilgiye ulaşan Sahil Güvenlik Komutanlığı, hemen bölgeye kurtarma ekipleri gönderdi.
Kurtarma ekipleri, botu durdurarak içindeki düzensiz göçmenleri güvenli bir şekilde tahliye etti. Yapılan görev neticesinde, lastik bottaki 10’u çocuk olan toplam 37 düzensiz göçmen başarılı bir şekilde kurtarıldı. Olay sırasında bir kişi, göçmen kaçakçısı olduğu düşünülerek gözaltına alındı. Bu durum, deniz yoluyla yapılan düzensiz göçlerin insan yaşamını tehdit eden boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Kurtarılan düzensiz göçmenler, gerekli işlemlerinin ardından İzmir İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne teslim edildi. Onların durumu hakkında bilgi verilmezken, sağlık kontrolleri ve hukuki süreçlerin nasıl ilerleyeceği merak konusu oldu. Kurtarılanlar, yaşadıkları zorlu davranışları ile ilgili olarak duygusal ve fiziksel olarak neler yaşadıklarını anlatma fırsatı bulabilirler.
Gözaltına alınan şahsın ise, jandarmada yürütülen işlemleri devam etmekte. Bu süreç, şüphelinin göçmen kaçakçılığına yönelik eylemleriyle ilgili olarak adli bir sürecin başlaması anlamına gelmektedir. Olayın yaşandığı bölge, sık sık düzensiz göçmen geçişlerine sahne olmasına rağmen bu durumun engellenmesi için yetkililerin çabaları sürmektedir.
Son yıllarda Türkiye, büyük bir düzensiz göç akınına maruz kalmış durumda. Sadece bu bölge değil, pek çok farklı noktada da benzer olaylar yaşanmaktadır. Düzensiz göçmenlerin çoğu, daha iyi hayat koşulları arayışında olan bireylerden oluşmakta ve bu durum tehlikeli su yollarını tercih etmelerine yol açmaktadır. Biçare olarak denizlere açılan bu insanların, çoğunlukla yaşadıkları travmalar ve zorluklarla dolu hikayeleri, göçmenlik meselesinin ne denli kritik bir konu olduğunu gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, bu tür olaylar, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde benzer sorunlar ile karşı karşıya kaldığımızı ve çareler aramaya devam etmemiz gerektiğini ortaya koymaktadır. Düzensiz göçle mücadele, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın üzerinde durması gereken bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Edinilen bilgilere göre, Kulu Adliyesinde yaklaşık 13 yıldır görev yapmakta olan Ayşe S., bu süre zarfında 10 yılını Asliye Ceza Mahkemesi’nde geçirirken, son 2 yıl 5 aydır Kulu Sulh Hukuk Mahkemesi’nde satış memuru olarak hizmet vermekteydi. Ancak bu görev süresi boyunca yaşadığı bir durum, Ayşe S.’nin itirafta bulunmasıyla gün yüzüne çıktı. İhale bedellerinin zimmete geçirilmesi olayı, Ayşe S.’nin savcılığa başvurarak durumu açıklamasıyla ortaya çıktı. Geçtiğimiz çarşamba günü, eşiyle birlikte Kulu Adliyesi’ne giden Ayşe S., savcılıkta ifade vererek suçunu kabul etti.
Savcılık ifadesinin ardından, Ayşe S. bir gün boyunca nezarette tutularak, ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Şu anda şüpheli sıfatıyla Ayşe S. hakkında bir adli soruşturmanın devam ettiği bildirilmektedir. Bu durum, adli süreçlerin ne kadar karmaşık olabileceğini ve görevde bulunan kişilerin güvenilirliğinin sorgulanmasına yol açtığını göstermektedir.
Ayrıca, Ayşe S.’nin satış memurluğu görevini yürütürken, ihale bedellerini kendi hesaplarına aktardığı iddiaları gündeme gelmiştir. İddialara göre, söz konusu paralar, kripto para ve bahis işlemlerinde kullanılmıştır. Bu durum, kamudaki bir görevliden beklenmeyen bir davranış biçimi olarak dikkat çekmektedir. Son iki ayda yaklaşık 6,5 milyon TL tutarında bir aktarım yaptığı ileri sürülen Ayşe S.’nin, bu hileli işlemleri yaklaşık bir yıldır sürdürdüğü belirtilmektedir.
Böyle bir vakanın, yalnızca ilgili birey için değil, aynı zamanda Kulu Adliyesi’ndeki tüm çalışanlar ve adalet sistemi için ciddi bir güven kaybına yol açacağı düşünülmektedir. Adaletin sağlanması adına görev yapan bireylerin, bu tür yasadışı işlemlere karışması, kamu güvenini zedelemekte ve mesleki etik kurallarına aykırı bir durum teşkil etmektedir. Özellikle, hukukun üstünlüğünün sağlanması gereken bir ortamda, bu tür olayların yaşanması son derece üzücü ve düşündürücüdür.
Adli süreçlerin nasıl ilerleyeceği ve Ayşe S.’nin eylemlerinin ne şekilde değerlendirileceği, toplumda merakla beklenmektedir. Önümüzdeki günlerde, bu durumun ayrıntıları ve sonuçları kamuoyuyla paylaşılacak, ayrıca adli süreçle ilgili yeni gelişmeler yaşanması beklenmektedir. Toplumda adalet duygusunu zedeleyen bu gibi olayların yaşanmaması için yetkililerin gerekli önlemleri alması gerektiği düşünülmektedir. Bunun yanında, benzer durumların tekrar yaşanmaması adına kamu görevlilerinin daha sıkı denetlenmesi ve etik kurallara uymaları konusunda eğitimler verilmesi büyük önem arz etmektedir.
MEDYA EGE – Menemen Belediyesi, vatandaşların sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşabilmesi amacıyla ücretsiz sağlık uygulamalarına devam ediyor. Belediye Başkanı Aydın Pehlivan’ın sosyal medya hesabından paylaştığı hizmet paketi kapsamında, birçok sağlık hizmeti doğrudan vatandaşların yaşadığı yerlere götürülüyor.
Belediyenin Sağlık İşleri Müdürlüğü tarafından yürütülen hizmetler arasında evde doktor muayenesi, psikolojik destek, diyetisyen hizmeti, odyometri, pansuman, enjeksiyon, şeker ve tansiyon ölçümü gibi önemli hizmetler yer alıyor. Bunun yanı sıra, ilçe genelinde kurulan 10 farklı noktada sağlık hizmeti sunulmakta. İhtiyaç duyulması halinde ise ambulans ve engelli ambulansı desteği de sağlamakta.
Başkan Aydın Pehlivan, yaptığı açıklamada Menemen’de sağlığa erişimi kolaylaştırmak için yoğun bir çalışma yürüttüklerini belirtti. “Hemşehrilerimizin sağlığı için ücretsiz sağlık hizmetlerimizi yaygınlaştırmaya devam ediyoruz. Menemen’de sağlığa erişimi kolaylaştırmak ve yaşam kalitesini artırmak için durmadan çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Bu tür hizmetlerin, özellikle pandeminin etkilerinin sürdüğü bir dönemde, vatandaşlar için ne kadar önemli olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Menemen Belediyesi’nin çabaları dikkat çekiyor.
Menemen Belediyesi’nin sağladığı bu sağlık hizmetleri, sadece fiziksel sağlıkla sınırlı kalmıyor. Psikolojik destek hizmeti, stres, kaygı ve diğer mental sağlık sorunlarıyla mücadele eden bireyler için hayat kurtarıcı bir nitelik taşıyor. Diğer bir taraftan diyetisyen hizmeti, sağlıklı beslenme konusunda rehberlik ederek bireylerin sağlıklı hayat tarzı tercih etmelerine yardımcı oluyor.
Evde doktor muayenesi hizmeti, özellikle yaşlı, engelli veya sağlık sorunları olan bireyler için erişilebilir bir seçenek sunuyor. Bu uygulama sayesinde, hastalar hastaneye gitmek zorunda kalmadan, evlerinin konforunda sağlık hizmetini alabiliyorlar. Aynı zamanda şeker ve tansiyon ölçümleri, bireylerin sağlık durumlarını düzenli olarak takip etmelerine yardımcı oluyor.
Menemen Belediyesi, genel sağlık hizmetlerinin yanı sıra, sağlık bilgilendirmeleri ve sağlık eğitimi gibi konularda da toplumu bilinçlendirme çalışmalarına devam ediyor. Kalabalık etkinliklerde veya sosyal medya üzerinden yapılan bilgilendirmeler ile halkı, sağlıklı yaşam konusunda teşvik etmeyi amaçlıyor. Böylece, toplumun sağlık bilincinin artırılması hedefleniyor.
Sonuç olarak, Menemen Belediyesi’nin sunduğu ücretsiz sağlık uygulamaları, ilçede yaşayan bireylerin sağlık hizmetlerine ulaşımını kolaylaştırarak, genel yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor. Belediye başkanının da dediği gibi, sürdürülebilir sağlık hizmetlerinin sağlanması, Menemen’in gelişiminde önemli bir rol oynuyor ve bu tür projelerin devam etmesi bekleniyor.
9 Mart operasyonları kapsamında gözaltına alınan ve 23 Mart’tan bu yana tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun diploma davasının üçüncü duruşması, bugün Silivri’de gerçekleştirildi. Duruşmayı, CHP Parti Meclisi üyeleri Aylin Nazlıaka ve Bahadır Erdem’in yanı sıra İBB Başkanvekili Nuri Aslan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile birlikte birçok ilçe başkanı, İBB ve belediye meclis üyeleri takip etti.
Duruşma salonuna giren İmamoğlu, izleyiciler tarafından alkışlarla karşılandı ve “Ekrem Başkan” sloganlarıyla desteklendi. Duruşma sırasında hakim, görüntü alınmaması gerektiğini belirtse de İmamoğlu karşılık vererek, “Görünmek iyidir sayın hakim, görünmemek kötüdür” ifadelerini kullandı.
Duruşma saat 11.40’ta başladı. Hakim, önceki celsenin özetini verdikten sonra söz alan İmamoğlu, “Beni kimse yıldıramaz” diyerek başladığı konuşmasında, davanın siyasi bir amaç güttüğünü ifade etti. İmamoğlu, “Bu dava, adaylığımı engelleme girişimidir. Hakkımdaki şikâyet, Cumhurbaşkanlığı adaylığımı açıkladığım gün soruşturmaya dönüştü. Gücümün arttığını görüyorlar. Mücadeleyi bırakmayacağım; bu mücadele Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasiyle taçlanması mücadelesidir” dedi. Ayrıca, sürekli hakim değişikliklerinin kendisine yönelik bir hedef olduğunu da savunarak, “Her davamda hakim değişti. Yargıyı baskı altında bırakıyorlar. Maç ortasında hakem değiştirilmez” şeklinde konuştu.
Hakkındaki “evrakta sahtecilik” iddialarını reddeden İmamoğlu, elinde bulundurduğu üniversite belgelerini göstererek, “Neymiş, diplomam sahteymiş. Yalan, iftira. Diplomam anamın ak sütü kadar helaldir. 19 yaşındaki Ekrem’i yargılamaya çalışıyorsunuz. Bu dava diploma davası değildir; Cumhurbaşkanı adaylığımı engelleme davasıdır” ifadelerini kullandı.
Ayrıca, önceki duruşmada “su içebilirsiniz” diyen hakimin görev yerinin değişmesine de atıfta bulunarak şu soruyu yöneltti: “Tehlikeli bir soru soracağım: Su içebilir miyim?” Hakim, “Tabii” yanıtını verdi. İmamoğlu, İstanbul Üniversitesi Rektörü’nü de eleştirerek, “Bu rektör bu işin işbirlikçisidir. Akademiye hakarettir. Devlet üniversitesinin rektörü aparat haline gelmiştir” şeklinde konuştu.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada yurttaşlara dayanışma çağrısında bulundu. Çelik, “Sandıkta kendine güvenmeyenlerin hileleriyle sonuna kadar mücadele edeceğiz!” diyerek, İmamoğlu’nun engellenmek istendiğini vurguladı. Ayrıca, “Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu’nu engellemek için 35 yıllık diploması iptal edildi. Yetmedi, kendisine ve üniversite arkadaşlarına dava açıldı” ifadelerini kullandı. Çelik, toplum vicdanının kabul etmediği bu davayı yerinde takip etmek için yarın Silivri’de olacaklarını belirtti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Ekrem İmamoğlu’na yönelik “resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep ediliyor. Savcılık, İmamoğlu’nun
Niğde’nin Kildere beldesinden gelen bir grup genç, 2023 yılının Ekim ayında Yazıhüyük beldesinde halı saha maçı düzenlemek üzere bir araya geldi. Maçın sona ermesinin ardından, gençler arasında bir tartışma başladı. Tartışmanın ilerlemesi sonucunda, bazı oyuncuların halı sahanın bitişiğindeki kafeteryada bulunan bir odaya kilitlendiği öne sürüldü. Olay yerine gelen CHP’li Yazıhüyük Belediye Başkanı Birol Demirdelen’in, zabıta ekiplerine kapıyı açmaları talimatı verdiği ve bunun ardından içeride bulunan misafir oyunculara sopa ile saldırdığı iddiaları ortaya atıldı. Yaşanan bu olay neticesinde, darp edilenlerden birinin jandarma tarafından ilk müdahalenin yapılması üzerine hastaneye sevk edildiği ve ardından olay yerine bir ambulans çağrıldığı bildirildi.
Olayın tanıklarından Yasin Şahin, yaşadıklarını dile getirirken, “Geçtiğimiz Cuma günü Yazıhöyük kasabasına halı saha maçına gittik. Yazıhöyük Belediye Başkanı, önceden planlayarak bizi darp etti. Kardeşimin kaburga kemikleri ve burnu kırıldı. Benim de burnum, elmacık kemiğim ve parmaklarım kırıldı. Vücudumun birçok yerinde et ezilmesi mevcut,” şeklinde konuştu. Bununla birlikte, başkanın kendilerini soyunma odasına kilitlediğini iddia eden Şahin, “Yaklaşık 50 -60 kişilik grubu içeri alarak ‘bunları öldürün, sağ çıkartmayın’ diye talimat verdi. Olay yerine jandarma ekipleri ulaşmamış olsaydı, bizi orada öldüreceklerdi,” sözlerini ekledi.
Yazıhüyük Belediye Başkanı Birol Demirdelen ise sosyal medya hesapları üzerinden yazılı bir açıklama yaparak, kendisine karşı bir itibar suikastı yapıldığını öne sürdü. Demirdelen, olayın yatıştırılması amacıyla bölgeye gittiğini ve oraya girdiği esnada, arkasından gelen kalabalığın kapıyı zorlayarak içeri girdiğini belirtti. “Kalabalığın içinde elinde sopa olan birisinden sopayı aldım. Kamuoyuna sunulan görüntüler üzerinden suçlanmamı kabul etmiyorum. Bütün gayret ve mücadelem, olayın büyümemesi içindi,” diyerek kendisini savundu.
Bu olay, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı ve kamuoyunda çeşitli tepkilere neden oldu. Bazı kullanıcılar, olayın hemen ardından bu tür şiddet eylemlerinin kesinlikle kabul edilemeyeceğini belirtirken, diğerleri olayın arka planını sorguladı. Yazıhüyük Belediye Başkanı Birol Demirdelen’in nasıl bir durum içerisinde bulunduğu ve gençlerin maruz kaldığı şiddetin boyutları hakkında çeşitli haberler ve yorumlar yapıldı. Olayın ardından, hem yerel hem de ulusal medya, sağlık durumu kötüleşen yaralılar ve olayın gelişimi hakkında sürekli güncellemeler sağladı.
Sonuç olarak, Yazıhüyük beldesinde gerçekleşen bu olay, gençler arasında çıkan tartışmanın ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini gösterdi. Belediye Başkanının ve gençlerin karşılıklı olarak söyledikleri, olayın karmaşıklığını ve toplumsal dinamiklerini gözler önüne serdi. Olayın etkileri, sadece katılımcılar açısından değil, belde sakinleri ve yerel yönetim için de önemli sonuçlar doğurabilir.