Haber Merkezi

Haber Merkezi

06 Temmuz 2025 Pazar

İmamoğlu davasında mahkemedeki ‘görevsizlik’ krizi

İmamoğlu davasında mahkemedeki ‘görevsizlik’ krizi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 38. Olağan Kurultayı’na ilişkin başlatılan soruşturma süreci sonrasında, partiye bağlı olan ve aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak tanınan Ekrem İmamoğlu’nun dahil olduğu 12 kişi hakkında açılan davada, mahkeme bir kez daha “görevsizlik” kararı vermiştir. Bu durum, adalet sisteminin karmaşıklığını yüzeye çıkaran bir süreç olarak dikkat çekmektedir.

Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi, İmamoğlu’nun yer aldığı davada “görevsizlik” kararı alarak dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar vermişti. Mahkeme, sanıkların eylemlerinin “rüşvet” suçu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği üzerine bir inceleme yapılması gerektiğine ve aynı zamanda sanıklardan Erkan Aydın’ın, suç tarihlerinden önce üç kez milletvekili olarak seçilmesi nedeniyle, bu suçlamaların ağır ceza mahkemesinin yetki alanında olduğuna hükmetmiştir. Bu durum, milletvekillerinin görevde olduğu süre zarfında işledikleri iddia edilen suçların hangi mahkemede yargılanacağı meselesinde önemli bir tartışma yaratmıştır.

Sanık avukatlarının dosyanın asliye ceza mahkemesinde görülmesine ilişkin yaptıkları itirazı da reddeden Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi, kararın düzeltilmesine yer olmadığına karar vererek dosyayı, inceleme yapması için nöbetçi Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesine göndermiştir. Ancak, Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı tekrar değerlendirerek, davanın yine Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu döngü, mahkemeler arası yetki çatışmasına ve karmaşaya neden olmuştur.

Sonuç olarak, Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi, yeniden “görevsizlik” kararı almış ve görev uyuşmazlığının çözülmesi için dosyayı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesine göndermiştir. Bu süreç, yalnızca sanıklar ve onların avukatları için değil, aynı zamanda kamuoyunu da ilgilendiren bir dizi soru işaretini beraberinde getirmiştir. Özellikle siyasi bağlamda bu durum, CHP ve onun yönetimindeki isimlerin hukuki durumları açısından merak uyandırıcıdır.

Bu sürecin kamuoyundaki etkileri de göz ardı edilemez. CHP’nin durumu, partinin siyasi gücü ve toplumsal algısı üzerinde doğrudan bir etki yaratmaktadır. Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı ve partinin geleceği, aynı zamanda yargı sürecinin hangi yönde sonuçlanacağına da bağlı olarak farklı şekillerde yorumlanmaktadır. Yargı süreçlerinin bu denli karmaşık bir hal alması, siyasetin ve hukukun ne denli iç içe geçtiğini göstermektedir. Türkiye’deki adalet sisteminin karşılaştığı bu tür zorluklar, toplumda adalete olan güvenin sorgulanmasına neden olmaktadır.