09 Mayıs 2025 Cuma
İzmir’de, çevre, şehircilik ve iklim konularında sürekli olarak tartışmalara neden olan bir gelişme yaşandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından satışa çıkarılan, Mavişehir’deki TOKİye ait 21 bin metrekarelik taşınmaz, 508 milyon TL’ye satıldı. Bu denize sıfır konumdaki taşınmazın satışı, kentte çeşitli çevre örgütleri ve özellikle de TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı.
Bu kuruluş, yaptığı açıklamada, İzmir’in, dünya üzerindeki benzeri bulunmayan körfezi, binlerce yıllık tarihi geçmişi ve doğal-kültürel mirasıyla sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın en özel şehirlerinden biri olduğunu vurguladı. Ancak gün geçtikçe bu özelliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu ifade edildi. Hızla kirletilen deniz, önlenemeyen nüfus artışı, kaosa dönüşen ulaşım sistemi ve çöken altyapı, İzmir’i adeta bir çıkmaza sürüklüyor. İnsan ve doğa kaynaklı olayların, kentte afetler olarak geri dönmesi ve bunun faturasının her İzmirli birey tarafından ödenmesi durumu artık şaşırtıcı olmaktan çıkmış durumda.
Açıklamada, merkezi idare, yerel yönetimler ve bir avuç rant odaklı beton lobisinin İzmir’in doğal dengesini bozduğu, kıyı kenar çizgisine ilişkin yasa ve yönetmeliklerin ihlal edildiği belirtildi. Belirgin bir şekilde ihanet olarak tanımlanan durum, kenti, “yık-yap” modeliyle yoğunluk artırmaya yönelik uydurma kentsel dönüşüm projeleriyle daha da çıkmaza sürüklüyor. İzmir, artık bir bina yığını haline gelmişken, geçmişte yaşanan afetlerden ders almanın yanında, yeni afet risklerine de açık hale gelmiştir.
Özellikle, “Karşıyaka, 25697 ada, 1 parsel” nolu taşınmazın TOKİ tarafından satılması konusuna vurgu yapıldı. Bu taşınmaz, Büyükşehir ve Karşıyaka Belediyelerinin “rekreasyon amaçlı kullanım” taleplerine rağmen bir şirkete satıldı ve muhtemelen bu alana rezidans inşaatı yapılması planlanmakta. Söz konusu alan, Mavişehir’in güneyinde, su seviyesine doygun, bina inşasına uygun olmayan alüvyal bir ovanın devamı üzerinde yer alıyor.
TMMOB, İzmir’in kıyı kenar çizgisi kanunlarını hiçe sayarak imara açılan bu alanda yapılacak olan inşaatların kaç katlı olacağı ya da hangi amaçlarla yapılacağı konusunda belirsizlik yaşandığını da ifade etti. Ayrıca, çevresel etkilerin yanında, bu alanların deprem ve taşkın gibi doğal afetlere açık olduğu vurgulandı. Bu tür alanların imara açılmasının sonuçlarının ağır olabileceğine ve bu durumu daha önce 30 Ekim’de yaşanan büyük bir afetle tekrar gözler önüne serildiğine dikkat çekildi. Bu olayda, 117 yurttaş hayatını kaybetmiş, 15 bin bina hasar görmüş ve kente 400 milyon dolar gibi büyük bir maddi kayıp yaşanmıştır.
Son olarak, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, kamu kurumları niteliğinde bir meslek örgütü olarak, yetkililere hitaben çok net bir uyarıda bulundu: “Körfezden elinizi çekin!” İzmir’in geleceği ve ekolojik dengesi için bu tür girişimlerin durdurulması gerektiği mesajı, kentin gelecek nesillerine bırakılacak bir miras açısından son derece önemlidir.