Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin yeniden büyük ve güçlü olması için mücadele ettiklerini belirtirken, “Her türlü engele, engellemeye ve sabotaja rağmen çırpınıyoruz.” dedi. Hükümetinin, milletin fertleri arasına örülen fitne duvarlarını tamamen yıkmak amacıyla başlattığı Terörsüz Türkiye sürecinde önemli mesafeler katettiklerini ifade etti. Erdoğan, mevcut girişimlerin başarısız olacağını savunarak, “Ne yaparlarsa yapsınlar bu sefer başaramayacaklar,” dedi. Ayrıca, milletin desteğiyle oluşan umut havasının kimse tarafından durdurulamayacağını vurguladı.
Erdoğan, konuşmasının devamında, uluslararası ilişkiler üzerinde de durarak, “Mektup diplomasisi, telefon görüşmeleri ve uluslararası toplantılarla birlikte 102 bin tonu aşan yardımlarla Gazze’nin hakkını ve hukukunu en güçlü şekilde savunuyoruz.” açıklamasını yaptı. Filistin davasına sahip çıktıklarını belirten Erdoğan, “İsrail’in alçak zulümleri karşısında Gazzeli kardeşlerini asla yalnız bırakmayan bir ülke ve hükümetiz,” ifadelerini kullandı. Bu bağlamda, Türkiye’nin uluslararası platformlarda Filistin’in haklarının korunmasına yönelik kararlılığını yineleyerek, ülkesinin bu konuda ne denli duyarlı olduğunu aktardı.
Erdoğan’ın Türk milletine seslendiği bu konuşma, aynı zamanda hükümetin çeşitli stratejileri ve politikaları hakkında bilgi vermeyi de amaçlıyordu. Türkiye’nin, yalnızca iç politikada değil, aynı zamanda dış politikada da etkili bir rol oynamaya çalıştığını gösteren bu tutum, ülkenin uluslararası arenadaki durumunu güçlendirmeyi hedefliyor. Özellikle Gazze’ye yapılan yardımlar ve bu yardımların arkasındaki duruş, Türkiye’nin bu coğrafyadaki liderlik iddiasını pekiştiriyor.
Bu söylemin etrafında şekillenen bir diğer konu ise, Türkiye’nin gizli düşmanlarını ve onlara karşı nasıl bir strateji izleyeceğini belirleme isteğidir. Erdoğan’ın açıklamalarında geçen “fitne duvarları” ifadesi, iç dinamiklere yönelik bir eleştiri ve bu eleştirinin, toplumda bir birlik ve beraberlik oluşturma çabası içinde olduğunun göstergesi olarak algılanabilir.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem iç hem de dış politika konularında Türkiye’nin duruşunu net bir şekilde ortaya koymuş ve milletine olan inancını pekiştirmiştir. Toplumun motivasyonunu artırmaya yönelik amaçlar gütmesi, Erdoğan’ın liderlik anlayışının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda, Türkiye’nin, uluslararası gelişmeleri takip ederek ve gerektiğinde mücadele vererek, kendi bağımsız politikalarını sürdürme hedefiyle hareket ettiği görülmektedir.