İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, PKK/KCK silahlı terör örgütünün metropol illerdeki etkinliğini artırma amacıyla yürüttüğü ‘kent uzlaşısı’ faaliyetleri çerçevesinde bir soruşturma başlatmıştır. Bu süreçte, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Şişli Belediye Başkanı Resul Ekrem Şahan, Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Ebru Özdemir, Reform Enstitüsü Başkanı Mehmet Ali Çalışkan, ‘Spectrum House’ sahibi Azad Barış ve onun çalışanı Hunav Altun gibi birçok kişi hakkında, ‘silahlı terör örgütüne yardım etmek’ suçlamasıyla soruşturma yürütülmektedir.
Soruşturma kapsamında, Ebru Özdemir hakkında yakalama kararı çıkarılmış ve Özdemir, gözaltına alındıktan sonra emniyetteki işlemleri tamamlanarak Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilmiştir. Savcılıkta ifade vermesinin ardından, ‘silahlı terör örgütüne yardım etmek’ suçlamasıyla Sulh Ceza Hakimliği’ne tutuklama talebiyle sevk edilmiştir.
Savcılığın sevk yazısında, şüpheli Özdemir’in örgütün siyasal alan sorumlularından biri olduğu değerlendirilen Azad Barış ile sürekli ve yoğun bir irtibatının bulunduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Özdemir’in, metropollerde PKK’nın etkinliğini arttırma amacı taşıyan ‘kent uzlaşısı’ faaliyetine bilerek katıldığı ve bunun yanı sıra bazı terör örgütü mensuplarının Belediye bünyesindeki önemli görevlere yerleştirilmesine yardımcı olduğu öne sürülmüştür. Ayrıca, bazı terör örgütü mensuplarının veya öldürülen üyelerinin yakınlarının, ‘değer ailesi’ olarak adlandırılan kişilerin kamu görevlerinde çalışmasına imkân sağladığı iddiaları da yer almaktadır.
Sevk yazısında ayrıca, Ebru Özdemir’in gözaltına alındığı sırada cep telefonunu yanında bulundurmadığı ve teslim almadığı belirtilmiş, bu durumun Özdemir’in örgütle olan irtibatlarının açığa çıkmasını engelleme amacı taşıdığı ifade edilmiştir. Özdemir, nöbetçi hakimlik önüne çıkarıldığında, ‘silahlı terör örgütüne yardım etmek’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir.
Bu olayın önemi, yerel yönetimlerin içinde bulunabilecek terör bağlantılarının sorgulanması, kamu güvenliği ve kamu kurumlarının kriz anlarında nasıl işleyebileceği ile ilgili derin tartışmalara neden olmaktadır. Türkiye’de son yıllarda artan güvenlik kaygıları ve durumun ciddiyeti, iddialar arasındaki bağlantıların incelenmesi için de ciddi bir ihtiyaç doğurmuştur.
Bunların yanı sıra, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve diğer yerel yönetimlerin kamuya olan güveni sağlamak için şeffaflık sağlaması gerekliliği de vurgulanmıştır. Kamu kurumlarının, terör örgütleriyle herhangi bir ilişki veya bağlantısı olmaması, şehirlerin güvenliği ve huzuru için kritik öneme sahiptir. Bu bağlamda, soruşturmanın yürütülmesi ve elde edilen verilerin dikkatli bir şekilde incelenmesi büyük bir önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’nin siyasi ve sosyal yapısındaki bu tür durumlar, terörle mücadele stratejilerini yeniden değerlendirme zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. Hem yerel yönetimlerin hem de devletin, kamu güvenliğini sağlamak ve terörle mücadelede daha etkin adımlar atmak adına yapması gerekenler oldukça fazladır ve dikkatle ele alınmalıdır.