Son günlerde İnciraltı ile ilgili gelişmeler, planlama sürecinin uzun bir süre yılan hikayesine dönüşmesine neden olmuştur. Geçtiğimiz hafta, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklama ile 100 binlik planlarda belirlenen ‘Turizm Tesis Alanı’ ve ‘Bölge Parkı/Büyük Kentsel Yeşil Alan’ kullanımları için çevre düzeni planı değişikliği yapılmış, bu değişiklik ile İnciraltı’nın ‘tercihli kullanım alanı’na dönüşmesi sağlanmıştır.
Bu gelişmenin ardından, TMMOB İzmir Şubesi, oldukça sert bir tepki göstermiştir. TMMOB, İnciraltı’nın tarım alanı olduğunu belirterek, bu alanda herhangi bir yapılaşmanın söz konusu olamayacağını vurgulamıştır. Tepkilerini daha da ileri götüren TMMOB, Balçova Belediye Başkanı Onur Yiğit’in parti suçu işlediği iddiasıyla CHP İzmir İl Başkanlığına çağrıda bulunmuştur. Bu süreçte, Yiğit için destek açıklamaları da gelmeye başlamıştır; ancak TMMOB, Yiğit’in bu desteklerini ‘rantsal kafanın tepkisi’ şeklinde eleştirmiştir.
İnciraltı konusundaki tartışmalara başka bir boyut da AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya‘dan gelmiştir. Kaya, TMMOB’nin itirazlarını marjinal bir grup olarak değerlendirirken, İnciraltı’nın korunmasına yönelik çabalarından vazgeçmeyen bir duruş sergilemiştir. Her iki tarafın, yani halef ve selef gruplarının bu konudaki destek ve eleştirileri oldukça dikkat çekicidir. Özellikle bu durumu değerlendirirken, siyasilerin İnciraltı üzerindeki bu tutumlarının ardında yatan motivasyon merak konusu olmuştur.
İnciraltı’nın gündemde bu kadar yer etmesi, İzmir’in diğer sorunlarının gölgede kalmasına neden olmuştur. İzmir’in çözüm bekleyen çok daha öncelikli meseleleri bulunduğu aşikardır. Örneğin, kentsel dönüşüm ve depreme hazırlık gibi konular, özellikle depremlerin yaşanma olasılığının yüksek olduğu bir bölgede, daha fazla dikkat çekmeyi gerektirmektedir. Ancak siyasilerin, bu tür acil konularda neden birlik oluşturmadıkları, İnciraltı meselesine karşı gösterdikleri bu yoğun ilgiden dolayı sorgulanmaktadır.
Bu noktada, kamuoyunu bilgilendirmek ve netleştirmek adına birçok soru akıllarda kalmaktadır. Halef ve selef siyasetçilerin İnciraltı’na olan merakları ve bu konudaki işbirlikleri, diğer önemli meseleler ile kıyaslandığında oldukça çelişkili bir durum ortaya koymaktadır. Deprem gerçeği ve kentsel dönüşüm gibi zorlu konularda neden sessiz kalındığı sorusu ise hala cevap beklemektedir. Bu konular üzerine düşünce geliştirmek ve işbirliği sağlamak yerine İnciraltı gibi daha az öncelikli bir konu üzerinde yoğunlaşılması, vatandaşların gözünde hiç de anlaşılır bir durum değildir.