Gazze Şeridi’nde 7 Ekim tarihinde başlayan saldırılar, İsrail ordusunun sivillere yönelik katliamına devam etmesiyle 213 günü geride bıraktı. Bölgedeki son 24 saat içinde gerçekleşen 5 saldırıda, 52 Filistinlinin hayatını kaybettiği ve 90 Filistinlinin yaralandığı Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından duyuruldu. Bakanlık, saldırıların başladığı tarihten itibaren can kaybının 34 bin 735’e, yaralı sayısının ise 78 bin 108’e yükseldiğini belirtti.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları uluslararası toplumun da dikkatini çekiyor. Sivil halkı hedef alan ve insani krize neden olan saldırılar, dünya genelinde tepkilere neden oluyor. Birçok ülke ve insan hakları örgütleri, İsrail’i durmaya ve saldırılara son vermeye çağırıyor. Ancak İsrail hükümeti, saldırılarına devam ederek Filistinlilere yönelik zulmü sürdürüyor.
Gazze Şeridi’ndeki insanlık dramı her geçen gün derinleşiyor. Sivil yerleşim birimlerine yapılan saldırılar, evsiz bırakılan binlerce insanın yaşadığı bir felakete dönüşüyor. Sağlık sistemine ve altyapıya verilen zararlar, bölgedeki insani krizi daha da derinleştiriyor. Uluslararası yardım kuruluşları ve insan hakları örgütleri, Gazze’deki durumu kınamanın ötesinde somut adımlar atılmasını ve bölgeye insani yardımın ulaştırılmasını talep ediyor.
Gazze’deki son saldırılar, Filistin halkının yaşadığı acı ve çaresizliği bir kez daha ortaya koyuyor. İsrail’in sivil halkı hedef alan saldırıları uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen, uluslararası toplumun yeterince etkili bir şekilde müdahale etmediği görülüyor. Filistinlilerin haklarına ve güvenliğine saygı gösterilmesi gerektiği vurgulanırken, İsrail’in bu saldırılarına son vermesi ve bölgedeki insani krize çözüm bulunması gerektiği belirtiliyor.
Tüm bu gelişmeler karşısında, uluslararası toplumun Gazze’deki insanlık dramına kayıtsız kalamayacağı açıktır. Filistin halkının yaşadığı zulme ve acıya karşı sessiz kalmak, insanlık onuruna ve adalet duygusuna aykırıdır. İnsan hakları ve uluslararası hukuk normları çerçevesinde, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına son verilmesi ve bölgede barışın sağlanması için gerekli adımların atılması gerekmektedir. Bu noktada, uluslararası toplumun sorumluluk alması ve Filistin halkının yanında yer alması hayati öneme sahiptir.