İzmir’in Konak ilçesinde yer alan Alsancak semtindeki 1485. Sokak’ta bulunan “Azrail Köşkü Korku Evi” isimli işletmedeki dış cepheye asılan bazı korku unsurlar, sosyal medyada büyük bir tartışmaya yol açtı. İşletmenin dış cephesinde sergilenen kanlı bir baş, başsız bir kanlı vücut maketi, bir kafatası ve çeşitli korku mankenleri dikkat çekti. Ayrıca, bir kanlı çocuk maketi ve kanlı bir kol ile el maketinin de bulunduğu bu tasvirler, bir vatandaş tarafından kayda alındı ve sosyal medya platformlarında paylaşıldı. Paylaşımında, “Buradan çoluk çocuk geçiyor. Buna nasıl müsaade ediliyor? Belediye yok mu burada, böyle bir saçmalık olamaz. Bu sokaktan insanlar çocuğuyla geçemeyecek mi?” şeklinde tepkisini dile getirdi.
Bu rahatsız edici tasvirler, İstanbul Fatih’te meydana gelen ve kasap olarak çalışan 19 yaşındaki Semih Çelik tarafından 4 Ekim 2024 tarihinde İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil adlı iki genç kadının öldürülmesi olayını akıllara getirdi. Bu benzerlik, sosyal medya kullanıcıları arasında olumsuz bir etki yarattı ve birçok kişi bu korku unsurlarının bulunduğu mekâna karşı tepki gösterdi. Sosyal medyada yayılan bu videonun ardından, şikayetler üzerine İzmir’in güvenlik güçleri ve zabıta ekipleri harekete geçti. Ekipler, korku evine asılı olan pano ve plastik mankenleri bulundukları yerden tek tek indirdi.
Bu durum karşısında İzmir Valiliği de konuyla ilgili bir açıklamada bulundu. Valilik, sosyal medya üzerinden 6 Ekim 2024 tarihinde yapılan paylaşımlarda, Alsancak semtinde bulunan korku evinin reklam amaçlı astığı materyallerin toplumda rahatsızlık yarattığını ifade etti. İzmir Alsancak Polis Merkezi Amirliği tarafından gerçekleştirilen denetimlerde, bu rahatsız edici materyallerin kaldırıldığı ve işletme sahipleri hakkında adli ve idari işlemler başlatıldığı bilgisi verildi.
Açıklamada, yapılan denetimlerin ardından, yalnızca “Azrail Köşkü Korku Evi” değil, Alsancak semtindeki diğer korku evlerinde de benzer rahatsız edici görüntülerin kaldırılması için çalışmalara başlandığı bildirildi. Bu olay, yerel halkın güvenliği ve çocukların psikolojik sağlıkları için büyük bir önem taşıyor. Şehrin yöneticileri, halkın tepkilerini dikkate alarak, kötü niyetli veya rahatsız edici unsurların olağan yaşam alanlarında yer almasına müsaade etmeyeceklerini vurguladı.
İzmir’deki bu olay, insanların kamusal alanlarda ne tür tasvirlere maruz kalması gerektiği konusunda bir tartışma başlattı. Korku temalı eğlence mekanlarının reklam yapma yöntemleri üzerine eleştiriler yükselirken, sosyal medyanın etkisiyle yetkililerin hızlı bir şekilde müdahale etmeleri gerektiği bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Rahatsız edici görüntülerin toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin bilincinde olan yerel yönetimler, bu tür uygulamaların tekrarlanmaması adına daha dikkatli ve duyarlı olmaya çalışacaklardır.
Sonuç olarak, İzmir’deki bu olay, sadece bir mekanın halk sağlığını tehdit eden görüntüleriyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumun genel moral ve psikolojik sağlığı açısından bir mesaj niteliği taşımaktadır. Sosyal medyanın gücünü de gözler önüne seren bu durum, toplumsal duyarlılığın ve kamu güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır.