2023 yılı Ekim ayında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (Kurul) aracılığıyla faiz indirimine gitti. Yapılan açıklamaya göre, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı önceki %46 seviyesinden %43’e düşürüldü. Bunun yanı sıra, gecelik borç verme faiz oranı %49’dan %46’ya; gecelik borçlanma faiz oranı ise %44,5’ten %41,5’e indirildi. Bu gelişmeler, Türkiye’deki ekonomik durum ve para politikası üzerine geniş bir etki yapma potansiyeli taşımaktadır.
Kurul tarafından yayımlanan karar metninde, enflasyonun ana eğiliminin 2023 yılı Haziran ayında yatay bir seyir izlediği belirtildi. Aynı zamanda, Temmuz ayında aylık enflasyonun geçici unsurlar nedeniyle artış göstermesi bekleniyor. Geçmiş dönemlerde yakın veriler, talep koşullarının dezenflasyonist etkisinin arttığını gösteriyor. Ancak, jeopolitik gelişmeler ve küresel ticarette yaşanan artan korumacılık, dezenflasyon sürecine olası etkileri açısından dikkatle izlenmektedir. Yine de, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları hala dezenflasyon sürecinde risk unsuru olmaya devam etmektedir.
Merkez Bankası, fiyat istikrarının sağlanmasına kadar sıkı para politikası duruşunu sürdürme kararı aldı. Bu yaklaşımın, talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme gibi faktörlerle dezenflasyon sürecini desteklemesi hedefleniyor. Ayrıca, maliye politikasının eşgüdüm içinde yürütülmesi de bu sürece önemli bir katkı sağlayacak. Kurul, politika faizine ilişkin alacağı kararları, enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimler ve beklentileri dikkate alarak kararlaştıracağını belirtilmiştir. Bu adımların büyüklüğü, enflasyon görünümünü temel alarak toplantı bazında ve ihtiyatlı bir yaklaşım ile değerlendirilecektir. Eğer enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülürse, tüm para politikası araçları etkin bir şekilde kullanılacaktır.
Kredi ve mevduat piyasalarında beklenmedik gelişmeler yaşanması durumunda, parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşullarının da yakından izlenmesi ve likidite yönetimi araçlarının etkin bir şekilde kullanılması gerektiği ifade edilmektedir. TCMB; politika kararlarını, orta vadede enflasyonu %5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlamak üzere belirleyecektir. Bu süreçte, kararların öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alınacağı da vurgulanmaktadır.
Sonuç olarak, TCMB’nin bu faiz indirim kararları ve ekonomik değerlendirmeleri, Türkiye’nin mali istikrarı ve ekonomik büyüme perspektifi üzerinde önemli etkiler yaratabilir. Ekonomik verilerin sonuçları ve global gelişmeler ışığında, Merkez Bankası’nın alacağı önlemler ve yapacağı düzenlemelerin, ülke ekonomisini nasıl şekillendireceği herkesin dikkatle takip edeceği bir konu olmayı sürdürecektir.