Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mayıs darbesinin yıl dönümünde Yassıada’da düzenlenen ‘Türkiye Yüzyılı Anayasası Sivil Anayasa Güçlü Türkiye Sempozyumu’nda konuştu. Konuşmasında yeni bir anayasa söylemlerine yer veren Erdoğan’ın bu söylemleri Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel’in eleştirilerine neden oldu.
Yücel, yaptığı açıklamalarda Yassı Ada’nın adının “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak değiştirilmesinin ülkeye demokrasi ya da özgürlük getirmediğini belirtti. AKP döneminde Yassı Ada’nın adı değiştirildikten sonra adada yapılan ilk işlemi de eleştiren Yücel, adadaki imar düzenlemeleriyle ilgili sert eleştirilerde bulundu. Yargılamaların yapıldığı spor salonu ve Adnan Menderes’in kaldığı oda gibi tarihi mekanların yıkıldığını ve adanın betonlaştırıldığını dile getirdi. Yücel, Erdoğan’ın Anayasa üzerindeki söylemlerine de atıfta bulunarak, mevcut Anayasa’nın dahi uygulanmadığını belirtti ve yeni, daha demokratik bir Anayasa yapımında hükümetin samimi olamayacağını ifade etti.
Yücel ayrıca, Erdoğan’ın her 27 Mayıs’ta Adnan Menderes ve arkadaşlarının hatırasını sömürerek demokrasi dersi vermesine tepki gösterdi ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasının önünü açması gerektiğini vurguladı. Ayrıca Yücel, Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı Anayasası” söylemine de karşı çıkarak, bir Anayasanın isminin “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası” olması gerektiğini savundu.
Tartışmaların devam ettiği konu, Türkiye’nin geleceğine yönelik önemli bir adım olarak gözlemleniyor. Yassıada’nın tarihi ve sembolik önemi, yeni anayasa çalışmalarının yürütülmesinde dikkate alınması gereken bir husus olarak öne çıkıyor. Yücel’in eleştirileri, hükümetin yeni Anayasa yapım sürecinde ne kadar şeffaf ve demokratik bir yöntem izleyeceği konusunda da önemli ipuçları sunuyor. Erdoğan’ın açıklamalarının, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine nasıl bir katkı sağlayacağı ise merak konusu olarak gündemdeki yerini koruyor.
Sonuç olarak, Yassıada’da gerçekleşen Sempozyum ve ardından gelen açıklamalar, Türkiye’nin demokrasi, özgürlük ve Anayasa konularındaki hassasiyetini bir kez daha gündeme getirmiş durumda. Tartışmaların önümüzdeki günlerde de devam etmesi beklenirken, ülke siyasetinde önemli bir dönemeç olarak kayda geçecek gibi duruyor.