Hayatın Gerçekleri: Yalan ve Bilgelik Üzerine
Görüntülenme Sayısı : 786

Hayatın Gerçekleri: Yalan ve Bilgelik Üzerine

17 Ocak 2025 08:58
Hayatın Gerçekleri: Yalan ve Bilgelik Üzerine
0

BEĞENDİM

Kırk yumak haline gelmiş düşünceler, bir yol arayışı içindedir. Ömrü boyunca, atalarından miras kalan yerde sadece boncuk sayarak geçiren biri olarak dikkat çeker. Boynunda asılı olan kendir ipi, bakır kupaya sarkar. Hırçın denizlerin güya kralı olan, fakat gölde yüzmeyi bilmeyen biri olarak tasvir edilir. Vücudunu bakterilerle doldurmuş olan bu kişi, evrenin tümünü kendisiyle eşdeğer görmektedir, sanki bir anguttur. Düşünme yetisinin ise verimsizliğinden bahsedilir; çünkü beyni, romen çarşısında dolaşan bir aklın yansıması gibidir. Ayakları ise hak yemekten dolayı şişkin, yani ‘gut’ halindedir.

Düz kitlelerin arasında, avazı çıktığı kadar yüksek sesle ‘ekabir’ yani saygın kişilikler arasında kendini göstermeye çalışırken, hakikat meclisinde yalnızca metruk bir kabir gibi hissetmektedir. Menfaatler karşısında, uyuz itler gibi davranarak çıkar peşinde koşan kimseler vardır. Her ne zaman kutlu bir bilge görse, sinsice çalıların çevresinde dolanarak onun etkisinden kaçmaktadır. Uçsuz bucaksız galaksilerde ise, geçmişte kötüleşmiş benliğini satarak geçimini sağlamaya çalışır. Bir doğru ya da gerçeğin etrafında ise binlerce kuyruklu yalan biriktirir, böylece gerçekliği çarpıtmaktadır.

Arzuhal olarak adlandırdığı, aslında tüm insanlığın gidişatını temsil eden konular, onun tarafından külli bir yalan olarak nitelendirilmiştir. Kamu sofrasına göz dikmiş, izinsiz bir şekilde ona müdahale etmeye çalışan bir zihniyetle doludur. Binlerce sihirbazdan daha maharetli bir biçimde gerçeği gizlemektedir. Bu kişinin ruhu için umursamaz, nesne ve materyal onun için çok daha hayati bir yere sahiptir. Gizli gerçekler hakkında tek bilgi sahibi olanın kendisi olduğunu düşünür; bu yüzden ‘sahi bilim ne yapar’ sorusunu sorar ve gerçeklerin sadece kendisine göründüğünü ifade eder.

Kitaplarla ilişki kurmayı boş bir çaba olarak değerlendiren bu adam, “Siz yatın uyuyun, o görür; görülecekse bir rüya” der. Bu noktada, kendisinin bu sürecin dışındaki kişilerden çok daha üstün olduğunu düşünmektedir. ‘Bizler kimiz ki, onbir rakamdan ibaret öteberi’ ifadesiyle, insanın gerçek kimliğini sorgular. Zaman içerisinde insanlar çürüyüp gidecek olsa da, ‘samanla yürür sular’; yani geçici olan şeyler sonunda kaybolacaktır ve gerçekler eninde sonunda ortaya çıkacaktır. Evrende bilginin, yani küçük bir bilginin, büyük bir gerçek anlamında her zaman daima önemli olduğunu iddia eder. ‘Neme lazım deme’, derken, asıl gücün ve potansiyelin aslında bu kişinin içinde gizlendiğini belirtmektedir.

En az 10 karakter gerekli