Assos Ören Yeri Kazıları: 1700 Yıllık Buluntular ve Günlük Hayatın İzleri
Aristoteles ve Platon’un öğrencilerinin önemli faaliyetlerde bulunduğu, Yunan şehir devletlerinin en güzel örneklerinden biri olan 7 bin yıllık Assos Ören Yeri’nde gerçekleştirilen kazılar, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nurettin Arslan başkanlığında devam ediyor. Yurt içinden ve yurt dışından toplam 25 kişilik bir ekiple sürdürülen bu kazı çalışmaları, önemli buluntularla dolu. Bu yılki çalışmalarda, yaklaşık 1700 yıllık lazımlıkların ele geçirilmesi, şehrin tarihi ve günlük yaşamı hakkında çok değerli bilgiler sağlıyor.
Bu yılki kazılarda, özellikle kentin çöplük alanında yapılan çalışmalar ön plana çıkıyor. Prof. Dr. Nurettin Arslan, "Nymphaeum adını verdiğimiz yapı, Agora’nın doğusunda konumlanıyor ve hemen üst teraslarında ise konut alanları mevcut. Bu yapının çevresindeki boş alanlar, evlerde kullanılan çömlek ve diğer atıkların atıldığı bir çöplük alanı olarak işlev görmüş," açıklamasında bulundu. Bu tür buluntuların önemli olduğunu belirten Arslan, her yıl bu alanda elde edilen bulguların restore edilmek üzere değerlendirildiğini ifade etti.
Kazılarda bulunan seramik kapların büyük bir kısmının hâlâ kullanılabilir durumda olduğunu vurgulayan Arslan, "Lazımlık olarak adlandırdığımız, pişmiş topraktan yapılmış çok sayıda seramik kap bulduk. Bunların bir kısmı, etkili bir şekilde restore edilebiliyor," şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Arslan, çöplük alanlarının arkeologlar için büyük öneme sahip olduğunu dile getirerek, "Çöplükler, evlerdeki günlük yaşamı aydınlatmamız açısından bize çok fazla arkeolojik veri sunuyor," dedi. Bu nedenle her yıl bu çöplükten yeni bir buluntu grubunun değerlendirilerek restorasyon işlemlerinin yapıldığını belirtti. Bu süreç, hem tanım ve tarihleme hem de onarım işlemleri açısından çok önemli bir aşama.
Elde edilen buluntuların çoğunun kırık olduğunun altını çizen Arslan, bu durumun buluntuların çöpe atılmasının sebebi olduğunu ifade etti. "Sağlam parçaları bulmak genelde mümkün olmuyor; ancak sistemli çalışmamız sayesinde, tüm buluntuları en küçük parçalarına kadar toplayabiliyoruz," dedi. Buluntuların restorasyonuna geçmeden önce istatistiklerinin çıkarıldığını belirten Arslan, parçaların bir araya getirilmesi işlemleri sırasında, bu kapların her alandan ne kadar bulunduğunun kaydını tuttuklarını açıkladı.
Son aşamada, restorasyon ekibinin buluntuları kalıcı bir şekilde bir araya getirdiğini kaydeden Arslan, bu çöplük alanının tarihinin genelde M.Ö. 2-4. yüzyıllara ait olduğunu belirtti. Bu nedenle, buldukları kapların Geç Roma Dönemi’ne ait olduğunu ve günümüzden yaklaşık 1700 yıl önce kullanıldığını söyleyebiliyorlar.
Sonuç olarak, Assos Ören Yeri’ndeki kazılar, antik döneme dair kıymetli veriler sunmaya devam ediyor. Bu buluntular, yalnızca geçmişin günlük yaşamına ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda antik medeniyetlerin sosyal ve kültürel yapıları hakkında da önemli bilgiler sağlıyor. Arslan ve ekibinin özverili çalışmaları sayesinde, bu tarihi alandaki keşifler, tarih meraklıları için büyük bir değer taşıyor. Kazıların gelecek yıllarda da devam etmesi ve yeni buluntuların ortaya çıkması umuluyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.